gonullerin-krali.tr.gg IP adresi
   
  Dj-MECHUL GöNüLLeRiN KraL ı
  AnqeL
 


EMİNE

Telefonda sesini duymak yetmiyor
Seni görmek istiyorum ben emine
Ne yalan söyledimse gönlüm yutmuyor
Seni görmek istiyorum ben emine

Bir gün geleceğim diyorsun ne zaman
Sana geleceğim diyorsun ne zaman
Çıldırmak üzereyim,halimse yaman
Seni görmek istiyorum ben emine

Günden güne daha kötü oluyorum
Yazdığın mesajlarını okuyorum
Her güne gelir diye uyanıyorum
Seni görmek istiyorum ben emine

Seni görmeden öleceğim galiba
Çatır çatır çatlayacağım galiba
Son nefesimi vereceğim galiba
Seni görmek istiyorum ben emine




derin kuyuların sessizliğiyle,
yarım kalmış türküler
ve bir acı söylence bırakıp geride
tanık oldu Şehr-i Manisa;
bir yoksul köy hikayesine.
ve gözyaşlarını uçurdu Niobe
ışığını mum ateşlerinde saklayan bulutlara,
hoyrat,geceyarısı sağırlığıyla,
sessiz ağıtların yağmurlarıyla kondu Kybele;
Kırkağaç'a, Akhisar'a, Soma'ya...
nice sancılara gebelenmiş zamanın dışında,
yıldız aydınlığında düşler konan sofraya
musallattı yokluk / musallattı oğula,geline
ve karasabanın bıçak  suretiyle buluştuğu tarla
ne ilaça yetiyordu
ne de aşa ekmeğe.
mevsimler yağdı Spil'in üstünden,
ağaçların özü saklandı çekirdeklerin içine
ve aşk saçtı / yoksulluğa dönüşümünden,
kışkırtan bir bahar aktı damarlardan,
sorular geçti buz yanığı yaşamın alazından;
neden bu kardelen ölümü,
bu kırlangıç göçleri de ne?
bu kanayan zaman,
bu çocukluk anıları,
bölünen uykusu annenin?
yeter miydi sarıkız'ın ağıtlı sütü çeyize,
fırfırlı eteğe,
yün yatağa, beşibirliğe?
ipekliye, atlasa, kadifeye,
yalnızca gözleri dokundu kızların
ve ışığın parlamasıyla
dansa başlayan satene.
bir büyük telaşla yapıldı hesabı
patiskanın, ketenin, amerikanın.
kurşun yarası acısıyla,
kök boyası vurdu çevrelerin yüzüne.
ve naylon ip düştü
floş yerine kanaviçelere.
yaşlılıklarına taşıyacakları anıydı,
gelinlik kızların ''çeyiz bakması''
dışarda cıvıl cıvıl bir hayat,
ve yitik gelinlerin öyküsü
belki de hiç hatırlanmayacaktı.
güneş gelmiş dayanmıştı üstlerine,
fısıldamıştı / dağda anemonlar kavruk acılarını,
ve gülüşlerine
hüzün düşürüyordu boy aynaları...
evli kadınların imecesiyle,
ve imdada yetişen Bohçacı Rukiye'yle
''çeyiz toplamaya '' uyandı köy
birikirken takvimler
bin dokuz yüz kırk yedi'ye.
Emine;
köyün en genç gelini,
öksüz şarkıların nihavent dinletisi;
doğurgan sevgisini gezdiriyordu yüreğiyle.
o'da evlenmişti bir kimliksiz fırtınada
yorgun çeyiz imecesiyle.
fırsattı bu aşina düşmana,
halden bilmeze,
söz anlamaza;
bu kurşuni direniş,
bu karşı çıkış / boş sandık enkazına.
ve yürüdü kudurmuş hiçliğin içinden,
minnet borcunu ödemeye,
yürüdü evine iki göz oda
güvercin ürkekliğiyle Emine.
önce;
dede yadigarı el yazmasını
indirdi duvardan.
gülüşü çarptı çerçevenin eskiyen boyasına,
ve gölgeler geçti tozlu, beyaz camlardan.
''ey misafir!
kıl namazı, kıble bu caniptedir.
işte leğen,işte ibrik,
işte peşkir; iptedir...''
masa örtüsü, yatak örtüsü,
ve süpürge örtüsü
birer birer çıktı naftalinli yalnızlığından.
biraz zahire,
gül desenli gaz lambası,
açlığı sorgulayan genç ömür türküsü,
ve buz ışığı bir kömür ütüsü
aktı çiçekli entariye
kınalı parmaklarından.
bir serçe telaşıyla,
nazlı nazlı uçup gitti Emine.
ve bir tutam sevgi sıcaklığıyla
yamalı bohçasına sardığı yarım elmayı
sabah güneşiyle sundu gelin evine.
demez miydi eskiler,
ve koynunda bir kutsal kitap gibi
taşıdığı sözler;
'paylaştıkça büyütürsün mutluluğu''
ve o'da anlatmalıydı kocasına
sürgülenmiş kapıları aşan İshak kuşunu.
uçurduğu kuşların takılarak peşine
koşarcasına evine döndü Emine.
zaman öğlendi;
bir kurşun zehirinde biriken,
ve ardaların gölgesinde gizlenen.
ve oğul kaybetmiş annelerin
ağıtındaydı zaman.
toprak işçisiydi  kocası Emine'nin,
güçlü kuvvetli / karayağız bir adam.
ispirto ocağının
bir dipsiz boşlukta ışıyan ateşinde

kaynadı tarhana,

ağır ağır tıkırdadı fasulye,

yarılan ekmeğin buğusunda

kayboldu kaşığın tabakla buluşma sesi.

iyi aşçıydı Emine,

uzak çağlardan gelmiş

kan ter içinde bir kısrak,

canı dişinde halayık,

sesinin yankılandığı zamanlarda fısıltı,

ve iyi avrattı Emine.

bir yandan yedi yemeğini,

bir yandan Emine'nin çocuksu sevinciyle

anlattıklarını dinledi.

anlaşılmaz bir suskunluk

yürüdü dev adımlarla,

ateşe kesmiş dağların kuşatılmış burcuna.

şimdi,yoksul odadaki bir sağır sessizlikti.

gizlemediği öfkesiyle kalktı sofradan;

bahçede kanat yaralı kuşlar

çiçeğe zorluyordu kan güllerini.

bir azgın boğa soluğu

süzüldü bıyıklarından.

kapı ardındaki baltayı kaptı hışımla.

ve bileğinden tutarak

zayıf bedenini;

bir çuval gibi sürdü bayıra.

gözyaşlarıyla ezildi toprak,

yağmur koktu çayır çimen.

yıkıldı birer birer ardından

geçtiği her sokak,

ve kendini anlatırken bir çiçeğe

biten bir rüyada açtı son yaprak.

ateşle dans eden kelebekler,

üzüm şehrinin sıcağında yitmişti.

..yoktu artık kaybettiği düşlerin kenti.

bağrında çöreklenen yumruk acısı,

ve nedamet,

ve yarım kalan

kelebek yumuşaklığındaki tınıların şiiri.

..ve anlamıştı ki;

Emine, kendini ihbar etmişti...

bir dere kenarında durdular.

zeytinler maviye çatılanıyordu.

ve infaza,

ve diyete.

kaç çobanın yalnızlığını örten sızısı,

sevincinin bittiği yerde başlıyordu.

''-hangi elinle verdin çeyizi!''

diye gürledi kocası.

ve sağ eline nişangah oldu

bir ağacın omçası.

..oysa,günün en çok bu saatlerini seviyordu...

bir çığ koptu güneşten,

bir çift kumru karıştı

üç cemre ürküsüne.

maviyi bir ıslık sesiyle

parçalayarak indi balta,

kütüğün üzerinde titreyen serçe yüreğine.

kulağı sağır eden kan çağıltısıyla,

yere düşen eline baktı Emine.

acıyla karnında sakladı kollarını,

çığlığı yankılandı Hasanyaran tepesinde.

ve suçüstünde yakalanmışçasına yakardı:

''-birini kestin,ötekini kesme!''

elinin kınası artık görünmüyordu.

keklik kanadına emanet

bakırın rengi,

hayalindeki renklerin kıyısına vuruyordu.

ve önünde diz çöktüğü söğüdün gölgesi,

bir türkü rüzgarıyla

avucunda salınıyordu.

''değirmen başında vurdular beni

kilimli çarşafa oğul,

sardılar beni.

vurma zalım vurma

nar danesiyem

anamın babamın oğul,

bir danesiyem...''

bir kelepçe yangısıyla,

çöktü kocası diğer bileğine.

bu eller değil miydi

yoksulluğunu deşifre eden;

ve saldıran mahremiyetine.

ve bir daha kalktı balta...

ve yağmalandı düşleri,

bu üzüm kentinin bağbozumunda.

çeliğin ışıltısı, çığlığıyla buluştu

ormancı artığı bir kütüğün yarasında.

Kızılçam'dan Karaçam'a

bir acı ıssızlık çöktü bütün ağaçlara.

yarım kaldı karacaların yunması,

çiçekler yabancılaştı renklerine

ve son kez baktı ellerine,

hıçkırık libasında bir duman

sızdı ciğerine;

..gözlerini kapadı Emine.
başındaki yazmaya kefenledi ellerini

burnundan soluyan kocası.

ve attı derenin çağlayan sularına.

parçalandı suda köpük,

havada bulut bıçaklandı.

bir soluk alımında,

çınladı kırların ve göklerin feryadı.

tütün, tuz, kül,acının izdüşümlerini dağladı,

saçları savruldu rüzgarda Emine'nin;

tırnağında kalmıştı eskiyen kınası.

Simav, Bakırçay, Eynes, Gördevs,

bir fukara destanı taşıdılar Gediz'e.

türbede ''Yedi kızlar''

kucak açtılar gelinlere,

ve '' kesik  elli Emine'' söylencelerine.

artık karanlığı yutan parmakları olmayacaktı.

ve uzanan dost eli bir daha tutamayacaktı.

avuçlarından su içiremeyecekti  kuzulara,

bir daha yüzük takamayacaktı,

saksıda kuruyacaktı menekşe,

ardından el salladığı trenler,

sac ekmeği,

el falı,

ve parmaklarının keşfettiği

bütün ülkeler,

bir daha olmayacaktı.

artık,bir yangın artığı küldü.

ve boyun eğmişti yoksulluğuna,

kimsesizliğe,

ve boyun eğmişti bu anlamsız yenilgiye.

son defa baktı ellerini alan dereye.

ve sessiz bir kahkaha ile güldü Emine...

..güldü Emine...

artık,boş bir anı defterinin arasında

kurumaya terkedilmiş gül'dü Emine...             


(MECHUL GöNüLLeRiN KraLı )  



UĞUR TEPE


 
  Ozledim.Net sohbet odalari

Ozledim.Net Sohbet odalari

Internet Exploreriniz Java'yi Desteklemiyor.Lütfen

Browseriniz java desteklemiyor. Windows Xp kullanicilari chat programini açamiyorsaniz burayi tiklayarak gerekli programi yükleyip kurunuz.


Radyomuzu winamp'tan dinlemek için TIKLAYINIZ! MECHUL KAPTAN

MECHUL KAPTAN

WEB SİTEMİZE HOŞ GELDİNİZ

www.gonullerin-krali.tr.gg

» ANA SAYFA

» Yeni Sayfa 4


Web sitemiz hakkında ne düşündüğünüzü bilmek isteriz. Lütfen görüşlerinizi ortak konuk defterine yazın; böylece düşüncelerinizi diğer ziyaretçilerle paylaşabiliriz.

Açıklamalarınızı Ekleyin



Açıklamalarınızı gönderdikten sonra, kütüğe eklediklerinizi görmek için bu sayfayı tarayıcınızla yeniden yüklemeniz gerekir.


By.ME©HuL
Telif Hakkı © 2001 [Kuruluşun Adı]. Tüm Hakları Saklıdır.
Son düzeltme tarihi:2010 .
">ZİYARETÇİ DEFTERİ

» LİNK

» LİNK

»LİNK

Açılış Sayfası Yap

Sık Kullanılanlara Ekle

MENÜ

GALERİDEN

DUYURULAR

-----MECHUL KAPTAN-----
EN SON Güncenlenen 1-DyNA Türkçe Web Sitesi İçerik Yönetim Sistemi 2-ELEKTRONİK TİCARETTE BİLGİ GÜVENLİĞİ TERİMLERİ 3-İçerik Yönetimi 4-Web Tasarımında Renkler 5-Arama motoru optimizasyonu ipuçları 6-Akıllı Web Tasarımı 7-Sitenize Müşterilerinizin Devamını Sağlama Yolları 8-Kendi Web Sitenizi Değerlendirin 9-Site Tasarımı İpuçları ve Sırları::::: - ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ ÖNEMLİ DUYURU - ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ - - - 1. 5237 Sayili Türk Ceza Kanunun 243 ve 244. maddelerinde; - . Bir bilişim sisteminin bütününe veya - . bir kısmına hukuka aykırı olarak girme, - 2 sistemi engelleme , bozma, - 3. verileri yok etme veya değiştirme - 4. fiilleri suç kapsamına alınmış olup, - . Sunucumuza yönelik olarak bu fiillerde bulunanlar aleyhinde - . Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulacaktır. ::::.
www.herkesdinlesin.com/mc_mechul

-----MECHUL KAPTAN-----

İLETİŞİM

MAİL ADRESİM:

kraldj_mechul@kralfm.net

EN İYİ BİLGİ PAYLAŞILAN BİLGİDİR


kktc-kralfm.tr.gg @ 2009 @ Design By.MECHUL

HABER

BAŞLIK

SİTELERİMİZ

gonullerin-krali.tr.gg MAVİ BONCUK FM
 
 
 


Tıkla Tıkla Tıkla
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?

Ücretsiz kaydol